KİTAP HAKKINDA BİLGİ
Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE'nin!
Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,
Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...
Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...
Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,
Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...
Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...
Kitaptan Akılda Kalanlar
"En koyu umutsuzlukların içinde bile küçük de olsa bir umut vardır."
"Hatta kızının adını KADER koymalısın bana kalırsa. Ne dersin?"
"Hayır! diye isyanla haykırdı Servet. "Uğursuz karının uğursuzu o! Kader değil, KEDER olacak adı!"
Keder'in ışıklı yüzü her daim gülüyordu. Ya içi? Yüreği de aynı sıcaklıkta gülebiliyor muydu? Yoksa dışarıdan bakanların gördüğü, aldatıcı bir yanılsamadan mı ibaretti?
Evin etkisiz bireyi olmaktan öteye geçemeyen her fırsatta itilip kakılan anneleriyle gizli bir dayanışma içinde,terazinin kefesine konulduğunda tüy kadar ağırlığı olmayan iddiasız, kendi halinde bir üçlü oluşturmuşlardı.
"Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedel olması mümkün mü?" diye düşünüyor Recep. Hele ikişer üçer günlük bedensel birlikteliklerin aşk diye tanımlandığı günümüzde uzun sevdalara sabrı yok insanların.
"Hatta kızının adını KADER koymalısın bana kalırsa. Ne dersin?"
"Hayır! diye isyanla haykırdı Servet. "Uğursuz karının uğursuzu o! Kader değil, KEDER olacak adı!"
Keder'in ışıklı yüzü her daim gülüyordu. Ya içi? Yüreği de aynı sıcaklıkta gülebiliyor muydu? Yoksa dışarıdan bakanların gördüğü, aldatıcı bir yanılsamadan mı ibaretti?
Evin etkisiz bireyi olmaktan öteye geçemeyen her fırsatta itilip kakılan anneleriyle gizli bir dayanışma içinde,terazinin kefesine konulduğunda tüy kadar ağırlığı olmayan iddiasız, kendi halinde bir üçlü oluşturmuşlardı.
"Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedel olması mümkün mü?" diye düşünüyor Recep. Hele ikişer üçer günlük bedensel birlikteliklerin aşk diye tanımlandığı günümüzde uzun sevdalara sabrı yok insanların.